Yoganın Tarihi: 2. Bölüm – Değişimden Evrime, Eski Sessizlikten Küresel Hareketlere
- Eda Günel
- 15 Tem
- 2 dakikada okunur

Bu yazıda daha fazla eski yüzyıllarda takılı kalmadan kendi yüz yılımıza doğru Yoga'nın yolculuğuna kısa bir özet geçiyoruz.
Yoga’nın Batı’ya Yolculuğu
Swami Vivekananda (1863–1902), modern yoga tarihinin en önemli figürlerinden biridir ve Hint felsefesini Batı dünyasına tanıtan ilk kişilerden biri olarak kabul edilir. 1893’te Chicago’daki Dinler Parlamentosu'nda “zihin bilimi” olarak yoga felsefesini anlattığı konuşması Batı’da yogaya ilk merakın başlamasını sağladı.
1918’de Shri Yogendra (1897–1989), modern yoga tarihinde çok önemli bir figürdür. Yoga’yı bilimsel temelde araştıran, tıbbi alanda uygulayan ve ev yaşamına entegre eden ilk kişilerden biri olarak kabul edilir. Aynı zamanda modern anlamda dünyanın ilk yoga enstitüsünü kurmuştur. Shri Yogendra tarafından kurulan Yoga Enstitüsü, Hatha yogayı tıbbi faydalarla destekleyerek Batı’da ilgi çekti. Ve devamı bugün bile adını duyduğumuz hocaların çalışmaları ve ''Beyaz insanın'' merakı sayeseinde hiç durmadan geldi. Örn; Krishnamacharya, Iyengar, Jois, Desikachar.
Modern Asana Dönemi
1960’lar–’70’ler, Hatha yoga pozlarına odaklanan modern yoga egzersizlerinin Batı’da yaygınlaştığı yıllardı.
Indra Devi (Hollywood’un ilk yoga öğretmeni) ve B.K.S. Iyengar, “beden-bilinç dengesi”nı vurgulayan Light on Yoga (1966) kitabıyla Yoga küresel bilinirliğe ulaştı.
Ashtanga, Kundalini, Vinyasa gibi çeşitlerle yoga ticarileşerek farklı ihtiyaçlara hitap eden yöntemlere dönüştü.
Asyadaki bir çok ülke yoga turizmine ev sahipliği yapmaya başladıkça artık ünü tartışılmaz ama kendisi sürekli tartışılan Yogamız herkes tarafından bilenen bugünlere geldi.
2014’te Birleşmiş Milletler tarafından ilan edilen 21 Haziran “Uluslararası Yoga Günü”, 177 ülkenin desteğiyle kabul edildi. İlk resmi kutlama 2015’te yapıldı.
Yoga’nın tarihsel yolculuğu, meditasyon ve içsel keşfe dayalı sessiz uygulamalardan, günümüzde fiziksel pratikle entegre edilen bütüncül bir sağaltım sistemine evrilmiştir. 20. yüzyılın başlarında Hindistan’dan Batı'ya taşınan yoga, önce felsefi merak uyandırmış, ardından beden temelli yaklaşımlarla popülerleşmiştir. Bu dönüşümde özellikle Krishnamacharya ekolünden gelen hocaların (Iyengar, Pattabhi Jois, Desikachar) geliştirdiği sistematik asana dizilimleri, modern yoga'nın temel taşlarını oluşturmuştur. Günümüzde yoga, yalnızca fiziksel sağlık değil, aynı zamanda sinir sistemi regülasyonu, zihinsel denge, travma sonrası iyileşme ve nöroplastisite gibi alanlarda da bilimsel araştırmalarla desteklenen bir pratik haline gelmiştir. Bu çok katmanlı yapısı sayesinde, yoga artık sadece “esneklik kazanma” aracı değil; beden, zihin ve sinir sistemi arasında köprü kuran nörobiyolojik bir deneyim olarak değerlendirilmektedir.
Sonraki bölümde editörün yorumu ile Yoganın Tarihsel Yolculuğuna biraz daha eklemeler yapacağız. Şimdilik yogayla ve sağlıkla kalın.