top of page

Doğumda Seçim Hakkı: Bedene Saygı, Karara Güven

Son zamanlarda Sağlık Bakanlığı'nın "normal doğuma özendirme" kampanyasıyla birlikte, doğum şekli üzerine yoğun bir yönlendirme yapıldığını gözlemliyoruz.


Burada "normal" olarak yalnızca vajinal doğumu işaret etmek, biopolitik kontrolden başka bir şey değildir ve kadınların bedenleri üzerinde yeni bir baskı alanı yaratmaktadır. Şunu da eklemeden geçemeyeceğim, sürekli söyleminden dahi kaçınılan Vajinal Doğum sadece politikacılar, kamu görevlileri tarafından değil, hala mahalle baskısı ile şekillenmiş, uzmanlar, doktorlar ve toplum tarafından övgü nesnesi haline getirilmiştir. Bir yandan da sadece Sezaryen Doğum oranlarının artışında parasal/maddi çıkarlar oldukça önemli bir rol oynuyor. Bunu birkaç başlıkta özetleyebiliriz;


  • Hastane ve Doktor Gelirleri

    Sezaryen doğum, normal (vajinal) doğuma göre çok daha pahalı bir işlemdir.


  • Zaman Yönetimi

    Vajinal doğum, belirsiz bir sürede (bazen 12-24 saat gibi uzun sürelerde) gerçekleşebilir. Sezaryen ise planlanabilir ve kısa sürer (genellikle 1 saat içinde tamamlanır).


  • Sigorta ve Sağlık Sistemi Politikaları

    Türkiye'de de özel hastaneler, sezaryen doğumdan daha fazla kazanç sağladıkları için sezaryeni teşvik edici tutumlar sergileyebilmektedir.


  • Hukuki Kaygılar (Defansif Tıp)

    Vajinal doğum sırasında komplikasyon gelişme riski sezaryene göre yüksektir (örneğin, doğumda bebeğin sıkışması, oksijen yetersizliği gibi).


  • Toplumsal Algı ve Konfor Arayışı

    Özellikle belli bir gelir seviyesinin üzerindeki ailelerde, planlı sezaryen "lüks bir doğum" seçeneği gibi sunuluyor.


Oysa doğumun şekli, her anne ve her bebek için farklı bir yolculuktur. Her kadının bedeni, hikâyesi ve ihtiyaçları birbirinden farklıdır; dolayısıyla doğumu "normal" ve "anormal" diye ayırmak bilimsel ve insani değildir.


Bir kadın ve hamile yogası eğitmeni olarak, doğumun ancak kadının içsel gücüyle, özgüveniyle ve bilgilenerek yapacağı bir seçimle desteklendiğinde en sağlıklı şekilde gerçekleşeceğine inanıyorum. Yoga pratiği bize şunu öğretir: Gerçek güç, zorla dayatılan kalıplara uymakta değil; bedenimizin bilgeliğine kulak verip onunla uyum içinde hareket etmekte yatar.


Bu noktada HypnoBirthing yaklaşımı da çok kıymetli bir bakış açısı sunuyor. HypnoBirthing, kadının kendi iç gücüne, doğasına ve bedenine güvenmeyi esas alır. Bedenin doğal olarak doğumu bildiğini, zihnin ise bu süreçte destekleyici olması gerektiğini savunur. Derin rahatlama, olumlu doğum imgelemesi ve nefes çalışmalarıyla doğumu korku ve müdahalelerle dolu bir deneyim olmaktan çıkarıp; güven, huzur ve içsel güç ile dolu bir deneyime dönüştürmeyi hedefler.


HypnoBirthing felsefesine göre;

  • Kadınların doğumun tüm aşamalarında bilinçli ve aktif olması önerilir.

  • Bedenin doğum bilgeliğine güvenmek esastır.

  • Korku ve stresin yerini güven ve sakinlik almalıdır.


Bu anlayışla bakıldığında doğum, şekline göre değil; annenin ve bebeğin sağlığına, annenin kendini nasıl hissettiğine göre değerlendirilmelidir. Sezaryen de vajinal doğum da, gerektiğinde hayat kurtarıcı ve değerli seçeneklerdir. Biri diğerinden üstün değildir!


Nefess Yoga olarak biz, doğumu bir "başarı testi" değil; kutsal bir yolculuk olarak görüyoruz. Her kadının kendi bedenine, bebeğine ve iç sesine güvenerek doğum yapabileceğine inanıyoruz. Ve şunu çok net söylüyoruz: Her doğum, hangi yolla olursa olsun, bir mucizedir.


Bu anlayış ile 2018'den beri Hamile Yogası seanslarımız ile bu yolculuğa Hamile Yogası derslerimiz kanalı ile eşlik ediyoruz. Bunu okuyan gebe kadınlar, eğer siz de bedeninizin bilgeliğine güvenerek doğuma hazırlanmak isterseniz bize ulaşabilirsiniz.



Bonus : Evrim Ağacı - Sezaryenle Doğuran Anneler "Anormal" mi?





 
 
 

Comments


İletişim

Email: nefessyoga@gmail.com

Telefon: 0533 473 27 81 

  • Instagram
  • YouTube
Bizden nasıl haberdar oldunuz?

© 2024 by Nefess Yoga Powered and secured by Wix

bottom of page